Yürürken gözleri bir anlık devindirip hiç baktınmı ayaklarına, yere nasılda kusursuz bir şekilde basmakta, peki ya bunu uzun süreli izlemeyip hemen yanından geçen çekici dediğin canlıyı, anlık inceleyip, saçlarının devindiğini, kıyafetinin saçlarına zıt şekilde salındığını, peki ya tüm bunları gözlemlerken, karşından gelen kişi olup senin nasıl devindiğini, hiç gözlemledinmi, hiç baktınmı tekrar kendine, sonra sordunmu en son ne zaman aynaya baktın, en son ne zaman aynada kendinle yüzleştin, en son ne zaman aynanın kırıkları ile kendine dönüpde, kırılmadığı sürece aynayı farketmediğini gördün, yürüken bakı ver, bastığın yerdeki tüm taşların üzerindeki ışık hüzmelerine tekrar ve belkide tekrar bir bakış atı ver, bir tanesinin yerden sana baktığını görüceksin tekrar ve tekrar göreceksin ve yukardan üstüne basanın yüzündeki nötr bakışında oluşan ışık hüzmesinde canlanıcaksın, hemen başının arkasından gök yüzündeki yıldızı görüceksin, sonra yıldızı devam ettiriceksin, ve ordan toz bulutu olan kıtaları bile seçemediğin noktayı göreceksin içine dalıcaksın kendini en tepeden incelerken, nasılda yolda anlamsız, gayet aciz, sakin ve özgüvenim yerinde gibi bir saçmalık bir kibir hali ile birşey olmadığını taamen değersiz bir nefes alan organizma olduğunu göreceksin, bu mutlu etmeli, o bastığın taş parçasını artık daha ciddiye almalı, belkide kenardaki kediyi gördüğünde gidip yanına, nasılsın demeli...